hayatta bir çok bilinmeyen vardır
bizse çok şey her şey bildiğimizi sanırız
bilmediklerimiz yığın olmuş dağ olmuş...
kumdan kalelerde koruruz
bellediklerimizi
asker yengeçlerin kıskacıyla;
asi deniz kızının saçlarına takılarak
hırçın dalgalarla boğuşup
girdaplarının türbülansında sürüklenmiş
karanlık denizdeki
batık gemilerin kuytu dehlizlerinin
koynunda uyumakta
paslanmış hazine sandığının
aralanmasını bekler
içinde unutulup saklı kalmış...
sorar biri "bu ne, şu ne?" diyerek
dilinin ucuna gelip durur durur...
da bir türlü düşmez oradan
bir şey, bir emare gerekli çıkarmaya
zihninin kuytu derinliklerini
yoklar durursun çıkmaz da
bir fırtına eser dokunur ona
bir fırtına eser dokunur aniden
gün vurur
gün olur
dalgalarla kıyıya vurur...
21.02.1971
gün-se yayıncılık bilinmez hissiyatlarla takdim etti.
* şiirimizin babası ayberk’tir efenim!
o ve onun “scroll lock tuşu ne işe yarar?” sorusudur...
o ve onun “scroll lock tuşu ne işe yarar?” sorusudur...
her şey onun başının altından çıkagelmiştir!
hey ortak!
YanıtlaSilsahiden şu scrol look tuşu ne işe yarıyordu?
bildiklerimiz se bizi yaşatan, unuttuklarımızı da eklersek üstüne, bilmediklerimiz mi çoktur, bildiklerimizle unuttuklarımız mı hı?
burdan eşit gibi duruyor ortak... ;)
YanıtlaSilscroll lock için de bazı efsaneler dolaşıyor halk arasında ama ben reelde onun işlevsel varlığına inanmıyorum. :|