24 Temmuz 1972 Pazartesi

teyzelik güzel şey =)

heeeeeyyy!!
yirmi bir ay, 16 günün sonunda yiğeni tarafından kendisine ilk defa "teyze" denmiş bir teyzeyim artık!

-şiiittt uçan bir kız gördünüz mü bugün gökyüzünde? heh, o benim işte! :cool:

5 Temmuz 1972 Çarşamba

ölüm sessizliğinde birkaç yudum kahve

cuma günü sözleşmiştik, beraber kahvaltı yapacaktık. ben kısa süreliğine teyzelik görevime mola vermiş olacaktım, o da evine dönmeden önce istanbul’da “mezarlıkların üstünde çay içecekti” daha doğrusu bunu beraber yapacaktık. “mezarlıkların üstü”.

pierre loti tepesi bana hep ironik gelmiştir. harika bir manzaraya sessiz sedasız gözlerini dikmiş yüzlerce kabir, onların üstünden sallana sallana geçen ve olası bir düşme durumuna karşı “ohh iyi iyi, hazır yere gidicem” gibi salak espriler yaptıran teleferik, tepenin üstünde bu manzara bütünlüğüne karşı çay-kahve keyfi. bu tablodan benim çıkarttığım, hani bir bakıma ölümü, yani hayatı kabullenmek ve bunu sindirip bütün olarak yaşamak. yani oraya her gidişimde iç sesime sunduğum sus payım bu. tabi olayı sadece haliç’e nazır, serin serin esen bir tepede çay içmek olarak görenler de yok değil. zaten başını eğmezsen ya da gözlerini çevirmezsen beyaz taşları da görmezsin. 
kolay yani. =) ama ne bileyim bu devir daim çıkarımım içimi ürpertir hep. “ölüm soğuktur” gibi bir deyiş var ya, belki bu gibi sözler yüzünden, belki de gerçekliğin tokadı yüzünden... ne bileyim ağlayasım falan gelir; içim parçalanır, hooppp aşağı atlayıp kendimi de parçalayasım gelir. tamam biraz abarttım sanırım. =)

öyle olacaktı işte cuma günü de. “pierre loti mi?” bir ürperti...

nihayetinde cuma günü oraya gidemedik. arkadaşım babaannesi rahatsızlandığı için evine gitti, ben de evdeki iki yavru hayduda teyzelik yapmaya devam ettim. ve babaannesinin durumunu deli gibi merak ettiğim halde, biraz işgüzarlığımdan, biraz zaman bulamamaktan onu arayamadım. bir saat önceyse, bu sabah vefat ettiğini öğrendim.

belki bir hafta önceden, olacağı sezmiştik.

ölümle ilgili ne düşünsem de onun hislerine sahip olamam, fanusun dışındayım. şuanda buraya döktüğüm cümleler neyin adına sesleniyor onu da bilemiyorum, sessizliği yırtmak için olabilir mi?