hayal kurmayı ne zaman bıraktım bilmiyorum. önceden kuzenimle oyun oynamadığımız zamanlarda karşıklıklı koltuklara uzanıp hayaller kurardık. şanslıymışız buna fırsatımız olmuş ve şanslıymışız, hayal kurmayı akıl eden çocuklarmışız. peki sonra ne olmuş bize?
günlük hayatın meşgalesi, bitmeyen yapılacaklar ve kalan zamanda sözde dinlenmek, kafa dinlemek için anları geçirmemiz kurmacalarımıza zaman ayırmamamıza neden olmuş olabilir mi?
geçenlerde okuduğum bir yazı sonrasında en son ne zaman içten, temiz bir hayal kurduğumu düşündüm; yanıt alamadım. o günden beri de dert oldu bana. neden hayallerimden vazgeçtim, ne oldu da onları küstürdüm? o günden sonra her fırsatta bir şeyler kurmaya çalıştım ama samimi değil ki? düşlemek bir zorunluluk değil ki? peki ya içimden neden gelmiyor artık? değişen ne? hasarlı olanı bulup onarmak, olmuyorsa dışarı almak gerekiyor. hayattan daha çok keyif alabilmek için, kendimi daha iyi bilebilmek için ve belki de en önemlisi ilerleyebilmek için saf, temiz, çocuk ruhlu hayallerimi bulmam gerek. sanıyorum o zaman, şu anda olmak istediğim milyon tane farklı yer sıralayabilirim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder