13 Haziran 1972 Salı

james mocker’a sevgilerle...

merhaba,

öncelikle sahiden çok değişmişsin. kusura bakma paldır küldür söyleyiverdim ama, inan ilk defa üzerinde gördüğüm otuz yaş giysisini serserileştirmene rağmen, o sırtına daha da yapışmış duruyor. siyah şişedeki parfüm. şahsına münhasır gülümsemen. neşen. sohbetin. saçlarının rengini değiştiremezler ki. =)

yerde bağdaş kurmuş otururken karşımdaki başka biri miydi? avuçlarında sakladıklarını önüme döken adamdı ve aklıma takılan şuydu; tecrübelerinle birlikte ciddiyetin de artmış. evet, daha önce de tanıştım kendisiyle ya, bu kadarını görmediğim için garipsedim. hıımm... ya da şöyle mi desek? anlattıklarını dinlerken bant kopacak kadar afalladım. bir itiraf, cevaplarım da o yüzden biraz geç geliyordu. her neyse, şaşırdım işte. =)

hey baksana! çok sevdiğim beşin katlarıyla daha da küçülürken ben, sen dört zamanda hiç çekinmeden yirmi yedi olmuşsun. cam odaya kapattığın ya da kapatmak zorunda kaldığın eski asiyi özgür bırakmak için açık delik ararken, benim küçük kızım gökyüzünde güneşe kafa tutmaya kalkışıyor. :|
hale bak, adaletsizlik almış başını gidiyor! seni böyle yapan neyse, zaman kaybetmeden 
tutup kolundan cam odaya onu kapatmamız gerek!

beyaz, çorapsız ayaklarına giydiği ayakkabılarla tökezleyerek “yürürken”, her sabah aynı saatte mağaza camekanlarında yansımasına bakıp “yeterince hızlı uçabiliyor muyum?” diye düşünen alaycı kızla yeniden karşılaştın işte, dört asır sonra. sıcak bir gülümseme ve “merhaba”. 

- çok değişmişsin.
- yok ya, sakallardandır.
- yok yok, yaşlanmışsın da... çizgiler falan.
- o kadar yaşlanmış mıyım? sende değişmişsin.

uzaktan bakıyorum da, adımlarımızı belirsizce atıyoruz ikimizde. karmaşamızdan en çok etkilenen de yolumuz büyük olasılıkla. kararsızız, yarın için yedekte tuttuğumuz bir acil durum “yesterday”i var hep fonda.

fazla uzatmaya gerek yok. dört asır özletmiş seni işte. =)
aklımdaki notlardan derlediğim için defterimin sonundaki “notlar” sayfasına yakıştı bence mektubun; ee bana beni hatırlatıyorsun da. =)


basamakları çıktıktan sonra arkama dönüp el sallıyorum sana, yüzümde gülümsemenle.

james mocker’a sevgilerle... =)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder